Evet Hakkari Yüksekova'ya tayinciyiz... E öğrenen herkes sormaya başladı ne zaman gidiyorsunuz hayırlı olsun falan derken Yusuf önce İnci Abla(bakıcımız) bütün gündüz yapışık yaşamış Seni Çok Seviyorum Seni Çok Özledim falan Gecesinde de bize öyle... uyumuyor bıcırığım saat 3 olmuş biz banyo'da kaka yapmaya çalışıyoruz ben artık banyo paspasını kıvrılmışım uyudum uyuyacağım derken bir kıvılcım çaktı Ana!. Bu çocuk onu götürmeyeceğimizi zannediyor... Kafasında kurmuş herkes onu terk ediyor :) ... Dedim 'annem senin eşyalarını da toplayacağız , baban sen ben hep beraber gideceğiz ' Yusuf daki sevinci görmek lazımdı gözleri parladı. herhalde Yüksekovaya taşınıyoruz diye bu kadar sevinilebilir gecenin zöhrü zil takıp oynadık :). Sonra anne ben uyuyacağım deyip gitti yattı mutlu mutlu bizim oğlan. İlk Yüksekova Hatıramızda böyle oluştu Yusuf'ta:)
Ama unutmak istemediğim anılarım var burada İlk gelişimden gidişime bir maceraydı burası yaşlıyla personeliyle
O'nu zehirlediğimiz i mi düşünen dersin!( yaşlımız kömür gazıyla gece onu zehirlediğimizi düşünürdü geceleri ağzına peçete takarak uyurdu . Bi Gün muhhabbet ettik meğer bütün kötülüklerin anası kömür tozuymuş kaygan olurmuş düşürürmüş hep o yüzden ayağımız kayar mış:)
2. Kattın Pencere pervazına çıkıp intihar etmek isteyen ton ton amca mız mı
Takıntısından dolayı 3 defa klozet değiştirip klozetteki çiziği görmek için Müdürle nerdeyse kafamızı soktuğumuz klozet ve amcanın isyanı bana bunu kim yapıyor ne istiyorlar benden ne istiyorlar klozetimden diyen amcamız mı
Burda uyuşturucu ve kadın ticaretti yaptığımıza inan mı
yoksa kapıya kapatmaya bile korkmamıza sebep olan kapalı kapılar ardına sürekli fantezı kurup gerçek sanan yaşlı teyzemiz mi
ya da kafası bir satranç ustaası gibi çalışan teyze miz mi
nazar değecek diye yaşlarını saklayanlar mı
bütün atletine nazar boncuğu kaplayan mı
gece kendinizi bir korku filmi setinde hissetmenizi sağlayan saat 3 de yataktan kalkmış sana doğru tuhaf yürüyüşleri olan canlılar mı
kapıda domuzdan korusun bahçeyi deyip beslediğimiz köpeklerin uzun bir aradan sonra ilk nöbetimde beni unutmuş olup bana domuz muamelesi yapması mı
Köpeğimizin birinin saçmayla vurulması
bahçedeki kaplumbağalara numara verip seneye kaç tanesiyle karşılaşacağımızı hesaplamak mı
sık sık değişen müdürlerimizin arkasından sınırsız dedikodu yapmak mı
Başvuran yaşlının dindar olduğunu fark edip burda s.a diye selam verilmez yasak diyen bir fiil herkesin zaaflarını keşfedip ordan pay çıkarıp sonra kıs kıs izleyen amcamız mı
Çağdaş kadın teyzemiz mi
Yoksa çılgın oynayışı ve olmadık yerlerde bize kahkası ve konuşmasıyla çoşku veren amcamız mı
bir ara şartelleri yakıp yaktığı sırada bir soruşturmaya konu olunca gelen ekibe kuruluşa gelişinden itibaren başlıyan teyzemiz mi Bir teyzemizin sevgilisi öldüğünde bana kaderimin bir oyunumu bu aldı sevdiğimi vermedi yenisini diye söylediği şarkı
tontonla ettiğimiz dans ay başlarında açık büfe kahvaltı ay sonların da doğum günü partisi adı altında halay çektiğimiz bir ekipti burası ...
ama nedendir bilinmez hep eksikti bu kuruluşta bir şeyler ...
her gülüşte bir eksiklik vardı sanki hep bir kırıklık ta eksik olmazdı bazen bir ölüm bazen bir torun eksikliği bazen kıza oğla olan hasretti de o yüzden bir eksiklikte vardı. Ne olursa olsun onlar bizim büyüklerimize olan özlemimizdi bizde onların özledikleri evlatları ya da gençliği...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder